Gebelik takibi ve doğum benim ana çalışma alanım. Her kadının istediği gibi bir doğum deneyimi yaşayarak bebeğine sağlıkla kavuşması için tüm çabamız…

Bu ne demek?

Doğum yapmak bir kadının hayatının en önemli deneyimlerinden biri. Canımız yavrumuzun ise hayata başlama anı… Mucizevi bir olay ve fizyolojik bir süreç…

Ancak günümüz koşullarında doğumu kendi ellerimizle çok zorlaştırıyor ve karmaşıklaştırıyoruz. Medya ve toplum, doğumu tehlikeli ve korkunç bir şey olarak yansıtıyor. Bugünün koşullarında yetişen bir insan, doğumdan çok korkuyor ve bebeğin sağ salim anne bedeninden çıkmasını tek hedef olarak görüyor. Tabii ki öncelikli hedefimiz bebeğin sağlıkla doğması! Bundan asla ve hiçbir oranda taviz verilemez. Ama bundan sonrası için bakış açıları değişiyor.

Bir kısım sağlıkçı ve aile, planlanmış bir tarihte “bebek yeterince büyüdüğünde” yapılacak bir sezaryen ameliyatını en ideal doğum olarak görüyor.

Bir kısım ise doğumda yapılabilecek tüm tıbbi girişimleri reddediyor ve doğal bir süreç olan doğumu sonuna kadar doğal ve müdahale edilmeden yaşamak istiyor.

Bu iki ucun ilkine over-treatment ya da aşırı medikalize doğum diyoruz, ikincisine ise fanatik doğal doğumcu yaklaşım diyoruz. Benim gözümde ikisi de bizi sağlıklı bir sonuca götürmüyor.

Doğum, vücudun normal fizyolojik bir işlevidir. Nasıl mide besinleri sindiriyor, böbrekler kandan toksinleri ayıklıyorsa, rahmimiz de 9 ay 10 gün büyüttüğü bebeği zamanı gelince doğuruyor. Tüm organlarımızın işlevlerini layığıyla yerine getireceğine güvenimiz tam! Normalde “Biraz et yedim, şimdi acaba midem doğru enzimi doğru zamanda salgılayıp bunu sindirebilecek mi?” diye endişe edip midemizin işine karışmıyoruz. Elbette hazımsızlık çekiyorsak ya da midemizde ülser oluşması gibi bir hastalığımız olursa bunu gerek ilaçlar, gerekse ameliyat ile tedavi ettiriyoruz. Tedavinin tanımını “Wiederherstellung der Physiologie” yani “Fizyolojik İşleyişin Yeniden Oluşturulması” olarak yaparız. Midenin fizyolojik işleyişi bozulursa tıbbi tedaviyle bu işleyiş tekrar oluşturulur.

Aynı şekilde bedenimizde de doğum, çoğu zaman rahatlıkla ve sorunsuz gerçekleşir. Eğer doğumun fizyolojik işleyişi bozulursa tıbbi tedaviyle bu işleyiş tekrar oluşturulur. En son ihtimal olarak da sezaryen ameliyatı ile anne ya da bebek zarar görmeden bebek doğurtulur.

Yani bana göre doğru tıbbi yaklaşım, doğumun fizyolojik işleyişine uygun olarak gerçekleşmesi için elinden geleni yapmak, bunun gerçekleşmesinin önünde bir engel ve gerçek bir risk olması durumunda da GEREKEN müdahalenin GECİKMEDEN ve GEREKTİĞİ ŞEKİLDE yapılmasıdır.

Bu şekilde hem doğal bir süreç olan doğum, annenin ve bebeğin ihtiyacı olduğu şekilde gerçekleşir hem de sağlıksızlık yaratacak bir durum varsa o da engellenir ya da düzeltilir.

‘’Her kadının istediği gibi bir doğum deneyimini yaşayarak bebeğine sağlıkla kavuşması için tüm çabamız.’’ demiştim. Buraya kadar “Sağlıkla kavuşmak” kısmı için gerektiğini düşündüğüm tıbbi bakış açısını anlattım. Olayın bir de tıbbi değil, sosyal ve psikolojik yönü var. Yani “Her kadının istediği gibi bir doğum deneyimini yaşayarak…” dediğimiz kısmı…

Doğum yapmak bir kadının özelidir. Kendisinden başka hiç kimsenin, kendisi ve bebeği için en uygun olan doğum deneyiminin ne olduğuna karar verme hakkı yoktur. Kadın eğer isterse eşinden, dostundan, doktorundan bu kararı vermek için yardım alabilir. Ama kadına ne yapacağının sürekli dikte edilmesi benim kadın olarak tahammül edemediğim bir durum! Doktor olarak da görevim kadını doğru bilgilendirmek, ona tercihlerini sunmak ve kararlarına saygı duymaktır.

Bunun pratikteki karşılığı olarak takibimde olan gebelerin her aşamada doğru bilgilendirilmeleri benim için çok önemli! Daha gebeliğin başında “aman şöyle yapma bebeğini düşürürsün” ile başlayan ön yargılarla dolu kaygı yüklemeleri başlıyor. Bu ve benzeri aslı astarı olmayan fikirlerden kadını uzak tutmak, takip boyunca yapmaya çalıştığımız şeylerden biri! Doğum yaklaşırken doğru bir doğuma hazırlık eğitimi yaparak kadının doğum konusunda ne gibi tercihleri olabileceğini belirlemesine yardımcı oluyoruz. Sonra da kanıta dayalı tıbbın ışığında belirlediği tercihlerin hayata geçmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Herhangi bir doğum şekline ikna etmeye çalışmıyoruz. Doğru bilgilendirme sonrası planlı sezaryen olmaya karar veren annelerimiz de var, evinde doğal doğum yapmaya karar veren de…

Hastanede vajinal doğum yapmaya karar veren annelerimiz tabii ki çoğunlukta… Bu seçenekte mutlaka bir ebeden birebir destek alarak Acıbadem Taksim Hastanesi’nde doğumlarımızı gerçekleştiriyoruz. SSVD, makat geliş, ikiz gebelik vb. özellikli doğumlarımız da oluyor ve bunlara yaklaşımımız direkt sezaryen önermek değil, tıbbi kılavuzlara uygun yaklaşmak! Epidural anestezi, suda doğum, doğumda ilaç dışı teknikler, homeopati, aromaterapi, hipnozla doğum gibi tüm teknikleri uygulama imkanına sahibiz. Hastanemizin anne bebek dostu yaklaşımları benimsemesi, doğum sonrası da Ten Tene Temas gibi uygulamaları gerçekten yapabilmemize olanak sağlıyor.

Bu site, size daha iyi bir tarama deneyimi sunmak için çerezler kullanmaktadır. Bu web sitesinde gezinerek, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.